Özel birisi olduğum doğrudur..
Eğer bana birisi doğum günlerini önemser misin diye sorarsa ona her zaman özel günlere çok büyük anlamlar vermediğimi, doğum günü kişisel bir özel gün olmasına rağmen ona da pek önem vermediğimi söylüyorum. Fakat ne kadar böyle desem de her 17 haziranda içim bir farklı oluyor galiba bencilce de olsa kendi doğum günüme önem veriyorum. Bu günü kendim için yıllık kişisel değerlendirme olarak görüyorum hep. Bunun için uzun uzun düşünmeme gerek bile kalmıyor o pastayı üflemeden önce dilediğim dileklerin o sene boyunca yaşadığım şeyleri hemen gözümün önünden geçiriyor ve en sonunda o yıl neyi en çok istiyorsam onu diliyorum. Ancak bu sene bazı şeyler diğer senelere nazaran daha farklıydı.
Öncelikle 2025'in 17 haziranıyla beraber 20li yaşlarıma ufaktan bir giriş yapmış oluyorum. İngilizce ve belki de diğer dillerde (bi fikrim yok) 13-19 yaş arasına eklenen ve ergenlik,gençlik yaşlarını açıklamak olarak kullanılan teen takısını bir daha tekrardan alamamak üzere geride bırakıyorum ve şahsen 20 yaşı bir dönüm noktası alan biri olarak bu yaşları en doğru yılda bıraktığıma inanıyorum. İlk olarak belki de bir başka önemsediğim ikinci gün olan yılbaşı ve doğum günlerimi aralarından 6.5 ay geçmesine rağmen aynı duygularla yaşıyorum ve ikisinde de ilk defa ailemin yanında olmadan geçiriyorum. Bunun bende derin yaralar açtığı yok ama garip hissediyorum nasıl desem gerçek bir birey olma hissi veriyor sanki. Bundan 6.5 ay önce yılbaşında da kendime bazı sözler vermiştim bugün de kendime bazı özel sözler verdim. En azından bir sonraki dönüm noktası diyebileceğimiz 30lu yaşlarıma bu sözlerimi tutmuş olarak girmek isterim belki o zaman da , eğer hâlâ hayattaysam, buraya bir blog yazısı eklerim. 10 senelik bir genel değerlendirme yapmış olurum, güzel olabilir. Her neyse bugünün diğer günlerden ve diğer doğum günlerimden neden daha farklı hissettirdiğimi az çok anlatabildiysem bu yılı değerlendirmeye geçebilirim.
İlk paragrafta da söylediğim gibi her yıl pasta üflerken dilediğim dilekler aslında o yıl neye en çok değer verdiğimi neyi,ne kadar istediğimi bana tekrardan hissettiriyor ve ironiktir ki neredeyse her sene dilediğim dilekler değişiyor. Şahsen ruhani bir şeylere inandığım yok buna doğum günü dilekleri de dâhil ancak bu bir gelenek gibi geliyor ve o yıl ne için çabalamam gerektiğini bana hatırlatma amacı görüyor. Yani dileğimin gerçekleşmesi veya gerçekleşmemesi benim dilek dileme geleneğimi değiştirmiyor. Burada bunu anlatma sebebim aslında geçen sene dilediğim dileklerin orana vuracaksak başarısız olduğu ve galiba bunu ilk defa yaşıyorum gerçi bu sene çoğu şeyi ilk defa yaşadım. Gerçekten duygusal olarak en fazla düştüğüm ve kişisel problemlerimi en fazla gördüğüm,hissettiğim ve yaşadığım yıl buydu. Eksik olduğunu gördüğüm o kadar fazla kişisel özelliğin farkına vardım ki bunları 'teenage' çağının son yılında farketmemi bir şans olarak görüyorum.(ufak not şansa da inanmıyorum) Kendimi üniversitemin 2. yılında olmama rağmen en üniversiteli hissettiğim, o küçükken üniversitelilerin bana hissettirdiği o 'üniversiteli abi/abla' hissini yaşadığım ve belki de en önemlisi birey olarak var olmanın gereksinimlerini en net gördüğüm ve bu alanda en fazla geliştiğime inandığım yaşım 19'du. Eksiğimi en fazla gördüğüm yaşım buydu desem de bunların çoğunu hâlâ tam anlamıyla düzeltebilmiş değilim tabii ki de. Ama zaten 19 veya 'teenage' yaşların da makarası kendini veya olduğun yerin daha iyisini inşa etmek için tamamıyla yıkmak değil midir? Daha iyi yarınlar için dünden eksikleri farkedip bugünü iyi yaşamak gerekmez mi?
Bir önceki paragrafı motivasyon konuşmacıları gibi bitirmişim ama burada optimistiği oynamak gibi bir amacım yok, o fikirleri hayata dair temennilerim olarak görebiliriz. 20li yaşlarımdan heyecanlıyım çünkü gözlemleyebildiğim kadarıyla hayatın en önemli 15-20 senesine girmiş bulunuyorum. Neyse 20li yaşları diğer doğum günlerimde konuşuruz. 19 ile olan her şeyi bi bitireyim artık. Nerede dediğimi hatırlamasam da bir yerde ilk defa dileklerimin diğer senelere göre başarısız olduğunu söylemiştim fakat bunu kötü sene geçirdim anlamında söylemedim. Bugün tam 1 sene önceye gitsem yine aynı dilekleri dilerdim ve muhtemelen yine neredeyse aynı yılı yaşardım. Geçmişe dair bir keşkem yok. Bu zihinle geçmişe dönsem değiştireceğim çok fazla şey var fakat eğer onları yaşamasaydım zaten bu zihne erişemezdim yaşadığım her şeyden mutluyum. Yavaştan sona geliyorum, gerçekten her doğum günümde içten bir şekilde geride bıraktığım yaşım yaşadığım en iyi yaştı diyorum. 19. yaşım diğer yaşlarımın iyi olma sebebinden değil yukarıda da anlattığım beni değiştirdiği ve getirdiği kişilik sayesinde yaşadığım en iyi yaştı. Evet gelenek 19. yaşımda da bozulmadı yani her sene daha iyi bir yaşı geride bırakıyorum umarım bu seri hayatımın sonuna kadar devam eder.
Başlık seçimimi neden öyle yaptığımı ufak anlatıp gidiyorum. Gerçekten kendime karşı inandığım düşüncem başlıktakiyle aynı. Kendimde diğer insanlarda olmayan ( veya daha az olan) bir şeyler olduğunu biliyorum. Fakat gündelik hayatın hengamesinde bazen bunalımlara girip kendimle ağır savaşlara giriyorum. Bunda pek bir problem yok ama en azından şunun farkında ol. En nefret ettiğim de sensin en çok sevdiğim de. Sana gönülden inanıyorum. Sana doğum günü hediyesi olarak bir şarkı linki bıraktım, youtube music linki zaten onu kullanıyon.
Xalay.
Hediye: https://music.youtube.com/watch?v=3_g2un5M350&si=MUH5hw8gw_JFlyAt